İçeriğe geç

Görevsizlik kararı hangi hallerde verilir ?

Görevsizlik Kararı Hangi Hallerde Verilir? — Toplumun Görünmeyen Görev Dağılımı Üzerine Sosyolojik Bir Okuma

Toplumsal Yapıların Sessiz Kararları

Bir sosyolog olarak gözlemlerim hep aynı soruya çıkar: Toplum, bireye ne zaman “senin görevin bu değil” der? Görevsizlik kararı yalnızca hukukun bir kavramı değildir; aynı zamanda toplumun görünmez mekanizmalarında sıkça tekrarlanan bir yargıdır. Bir mahkeme, önündeki davada yetkisiz olduğunu söyleyebilir; ama aynı şeyi, toplum da bireylerine söyler — bazen bir kadına “senin yerin orası değil” derken, bazen bir erkeğe “bu konu senin işin değil” diyerek.

Bu nedenle görevsizlik kararı, hukukun ötesinde, kültürel düzenin aynasında yankılanan bir olgudur. Toplumsal normlar, tıpkı yargı sisteminin sınırları gibi, bireylerin rollerini çizer ve bu sınırlar aşıldığında, bir tür “toplumsal görevsizlik kararı” devreye girer.

Hukuki Gerçeklik: Görevsizlik Kararı Nedir?

Öncelikle hukuki zeminde konuşmak gerekirse; görevsizlik kararı, bir mahkemenin önüne gelen davada “konu itibarıyla” veya “kişi itibarıyla” kendisinin yetkili olmadığını tespit etmesiyle verilen karardır. Başka bir deyişle, mahkeme “bu konu benim görev alanıma girmiyor” der.

Bu karar genellikle şu hallerde verilir:

  • Dava, başka bir yargı koluna (örneğin idari yargıya) aitse,
  • Farklı bir mahkeme türü (örneğin iş, aile veya ticaret mahkemesi) görevliyse,
  • Davaya konu kişi veya kurum, ilgili yargı alanına girmiyorsa.

Ama bu hukuki mekanizma, toplumun kendi içinde de işler. Bir birey, toplumsal normları aştığında, çoğu zaman görünmez bir “görevsizlik kararı” ile karşılaşır: “Senin söz hakkın burada yok.”

Toplumsal Normlar ve Görünmez Mahkemeler

Her toplum, kendi içinde bir “görev dağılımı” sistemi kurar. Bu dağılımın temelinde, tarihsel olarak şekillenmiş normlar yatar. Bu normlar, kimlerin hangi alanlarda konuşabileceğini, çalışabileceğini veya karar verebileceğini belirler.

Örneğin, bir köy kahvesinde erkeklerin konuştuğu konulara bir kadının dâhil olması hâlinde, toplum onu “görevsiz” ilan eder. Aynı şekilde, bir erkek duygusal bir konuda uzun uzun konuşmaya başladığında, diğer erkekler ona “burası senin yerin değil” dercesine bakabilir. Hukuki değil ama kültürel bir görevsizlik kararı verilmiştir.

Toplumsal normlar bu yönüyle, mahkeme kadar sert ama daha görünmez bir otoriteye sahiptir. Ve çoğu zaman birey, bu kararlara itiraz bile edemez.

Cinsiyet Rolleri: Görevsizlik Üzerine Bir Ayna

Cinsiyet rolleri, toplumsal görevsizlik kararlarının en sık işlendiği alanlardan biridir. Erkekler tarih boyunca yapısal işlevler — yani toplumun dışa dönük, örgütsel, üretimsel görevleri — üstlenmeye yönlendirilmiştir. Kadınlar ise ilişkisel bağların taşıyıcısı olmuştur; duygusal emeğin, bakımın, iletişimin merkezinde yer almışlardır.

Bir erkek, çocuğunun okul toplantısına yalnız gittiğinde “fazla ilgili” bulunabilir; bir kadın, iş yerinde idari kararlara fazla karıştığında “yerini bilmeyen” olarak etiketlenebilir. Bu etiketler, toplumsal mahkemenin görevsizlik kararlarıdır.

Böylece toplum, hem kadınların ilişkisel alanını hem de erkeklerin yapısal alanını korumaya çalışır. Ama bu koruma, çoğu zaman bireyin potansiyelini bastırır. Tıpkı yanlış mahkemede görülen bir dava gibi, kişi de yanlış toplumsal alanda kendini savunmak zorunda kalır.

Kültürel Pratikler ve Değişen Görev Alanları

Modern toplumlarda bu sınırlar giderek bulanıklaşmaktadır. Artık kadınlar üretim alanında, erkekler bakım rollerinde yer almaya başlamıştır. Ancak sistem, bu dönüşüme her zaman hızlı yanıt veremez. Hâlâ birçok kültürel pratikte, “kim ne yapmalı” sorusu geleneksel yanıtlarla cevaplanır.

Bir kadın mühendis sahada ekip yönetirken, çoğu zaman erkek egemen söylemle karşılaşabilir; bir erkek hemşire hastalarla duygusal bağ kurduğunda, meslektaşlarının alaycı bakışlarını hissedebilir. Bu anlar, toplumsal görevsizlik kararlarının güncel biçimleridir.

Sosyolojik Sonuç: Hukukun Öğrettiği Şeyi Toplum Anlayabilir mi?

Hukuk, görevsizlik kararını verirken adaletin yerini doğru belirlemeye çalışır. Toplum da aynı biçimde, rollerin dengesini sağlamaya çalışır. Fakat sorun şuradadır: Hukukta yanlış mahkeme belirlenirse dava başka mahkemeye gönderilir; toplumda ise yanlış rol belirlenirse birey dışlanır.

Bu yüzden şu soruyu sormak gerekir: “Toplum, bireylerine kendi potansiyellerini keşfetme hakkını tanıyor mu, yoksa onları kalıplaşmış görevlere mi mahkûm ediyor?”

Okuyucuya Davet:

Belki de hepimiz, hayatımızda bir kez “görevsiz” ilan edildik. Kimimiz bir iş yerinde, kimimiz bir aile toplantısında, kimimiz de bir ilişki içinde. Şimdi durup düşünme zamanı: “Siz, toplumsal görevsizlik kararlarına ne zaman itiraz ettiniz?”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://piabellaguncel.com/casibom