Hurfe-i Nisyan Ne Demek?
İstanbul’un kalabalığında, bazen birinin size gözlük takıp gitmesi, bazen de dolmuşun içinde birinin “bugün ne yedim ya?” diye düşünüp mırıldanması gibi anlar, aslında çok derin bir anlam taşır. Bu anlam, kelimelerle çok net ifade edilemeyen, ama her gün yaşadığımız bir tür unutkanlık ya da göz ardı etme hali. Hurfe-i nisyan kavramı da tam olarak bunun üzerine kurulu. Ama sadece günlük hayatta karşılaştığımız bir unutkanlık değil; bu kavramın toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle de bağlantıları var.
Hurfe-i Nisyan ve Toplumsal Cinsiyet
Hurfe-i nisyan, kelime anlamı olarak, unutmaktan ya da gözden kaçırmaktan gelir. Ama toplumsal cinsiyet bağlamında bu terim, bazen kadınların, bazen de erkeklerin sistematik bir şekilde göz ardı edilmesinin ve değersizleştirilmesinin bir sembolü haline gelir. Sokakta gördüğümüz bir kadın, giydiği kıyafetle ya da davranışlarıyla bazen “görülmez” olabilir. Ya da işe gitmek için toplu taşıma aracında bulunan, kalabalık içinde sıkışan kadınlar, adeta varlıklarıyla unutturulmuş gibidir. Kadınların kamu alanındaki varlığı, bazen insanlara o kadar görünmeyen bir şey gibi gelir ki, bu, “hurfe-i nisyan”ın bir tür yansımasıdır.
İstanbul’da sabah işe giderken her gün yaşadığım bir durumu paylaşmak isterim: Birçok kadın, sabah 7:30’da, işe gitmek için metrobüse binerken, hemen yanlarındaki erkeklerin onları görmemesi için daha sıkışık yerlere oturuyorlar ya da duruyorlar. Belki de bu kadınlar, o kadar kalabalık içinde sadece kendilerini birer sayıyormuş gibi hissediyorlar. Hurfe-i nisyan burada, toplumsal cinsiyetin nasıl bir “görmeme” haline dönüşebileceğini anlatıyor. Toplum, kadınların varlığını ve ihtiyaçlarını, çoğu zaman bilerek ya da bilmeyerek göz ardı eder.
Çeşitlilik ve Hurfe-i Nisyan
Çeşitlilik ve hurfe-i nisyan arasındaki ilişki, toplumdaki farklı grupların nasıl marjinalleştiğini, gözden kaçırıldığını ve seslerinin duyulmadığını gösteriyor. İstanbul gibi bir şehirde, her kesimden insan bir arada yaşıyor, fakat hala farklı etnik kökenlerden, gelir seviyelerinden veya inançlardan gelen bireyler, çoğu zaman toplumsal yapının “görünmeyen” kesimleri olarak kalabiliyor. Hurfe-i nisyan, aslında bu göz ardı etme sürecinin bir diğer adı olabilir.
Mesela, sokakta gördüğüm bir durumu anlatayım. Bir gün, Kadıköy’deki iş yerimden çıkarken, tam da meydanda, bir grup göçmen kadın sokakta çöp topluyordu. Kimse onlara bakmıyordu bile, herkes kendi işine odaklanmıştı. O kadar yoğun bir kalabalık vardı ki, o kadınlar sanki o sokakta hiç var olmamış gibiydi. Bir an, “Herkesin içinde ama hiç kimse tarafından görülmeyen insanlar” düşüncesi aklıma geldi. Hurfe-i nisyan, işte böyle bir şeydir: Bu insanlar toplumsal yapının içinde varlar ama kimse onları fark etmiyor.
Sosyal Adalet ve Hurfe-i Nisyan
Hurfe-i nisyan, sosyal adaletin önündeki engellerden birisidir. Sosyal adalet, her bireyin eşit fırsatlara sahip olması, haklarının korunması ve onurlu bir yaşam sürdürebilmesi için yapılan bir mücadeledir. Ancak, toplumsal yapıda bazı gruplar, sadece cinsiyet, etnik köken veya sınıf farkları nedeniyle bazen “görülmez” hale gelirler. Bu durum, hurfe-i nisyanın toplumsal adalet üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor.
Birçok insan, bu grupların sesini duymuyor veya duymak istemiyor. Sokaklarda, işyerlerinde ve toplu taşımada yaşadığım gözlemler de bunu doğruluyor. Örneğin, engelli bireyler toplu taşıma araçlarını kullanırken çok daha fazla zorluk yaşıyor. İstediği bir yere gitmek için birinin yardımını almak zorunda kalıyorlar, oysa toplu taşıma araçları onların ihtiyaçlarına göre yeterince düzenlenmemiş. Bu, hurfe-i nisyanın başka bir yüzüdür. Engelli bireyler, toplumsal yapının göz ardı ettiği bir grup olarak kalabiliyor.
Hurfe-i Nisyan ve Günlük Hayat
Hurfe-i nisyanı günlük yaşamda daha somut bir şekilde görebiliyoruz. Düşünün ki, sokakta yürürken, etrafınızdaki insanlar, bazen tamamen kendilerinden başka kimseyi görmüyorlar. Hemen sağınıza dönüp, elini cebine atarak telefonunu çıkaran birinin etrafında kimseyi fark etmemesi, belki de fark etmesi gerekenleri gözden kaçırmasıdır. Ben de bazen otobüste, karşımdaki kişiye bakıyorum ve gözleriyle beni fark etmiyor. Belki de fark etmesi gereken tek kişi ben değilim, ama yine de bu duygu beni düşündürüyor.
İstanbul’da, sabah saatlerinde özellikle kalabalık metrobüslerde, bir kadın ya da engelli birey için bile bazen “yer açılması” çok zor olabiliyor. Ve en basitinden, kadınların yalnız başlarına gece geç saatlerde sokağa çıkmaları hala birçok yer için güvenli sayılmıyor. Bu da, aslında toplumun bazı gruplarının göz ardı edilmesinin, hurfe-i nisyanın bir yansımasıdır.
Sonuç Olarak
Hurfe-i nisyan, günlük hayatın içinde fark edemediğimiz ama aslında toplumsal yapıdaki ciddi eşitsizlikleri gözler önüne seren bir kavramdır. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından bakıldığında, insanların bazı gruplarını “görmeme” hali, sadece bireysel bir unutmaktan çok, toplumsal bir sorundur. Bu, kadınların, engelli bireylerin, göçmenlerin, farklı etnik kökenlerden gelen insanların seslerinin duyulmaması, görünmemesi anlamına gelir. Hurfe-i nisyanı anlamak, toplumsal adaleti sağlamak için bu grupların haklarını duyduğumuz ve onlara yer açtığımız bir dünyaya daha yakın olacağımızı unutmamamız gerektiğini gösteriyor.