Maltepe Hangi İle Bağlı?
Hayatımın en garip yolculuklarından birine çıktığımda, hiç beklemediğim bir anda Maltepe’ye gitmek zorunda kaldım. Kayseri’nin sıcak havasından, İstanbul’un serin rüzgarlarına doğru bir yolculuktu bu. O an aklımda tek bir şey vardı: “Maltepe hangi ile bağlı?” O kadar kafama takılmıştı ki, sanki hayatımda bu sorudan daha önemli bir şey yoktu. İstanbul’a ilk kez adım atacak olmanın heyecanı, nehrin kenarında kaybolmuş gibi bir his bırakıyordu içimde. Ama aynı zamanda bu basit soruya takılmamın ardında başka bir şey vardı. İçimdeki huzursuzluk.
İstanbul’a İlk Adımım: Kayseri’den Maltepe’ye
Hatırlıyorum, Kayseri’de sabahın erken saatlerinde evden çıkarken, annemin “Dikkat et!” diye verdiği son uyarıyı duydum. Araba yolculuğum başlamıştı. Sanki kalbimde kaybolan bir şey vardı, gideceğim yeri, şehri, insanları düşündükçe kararsızca atıyordu. Yolda, o kadar uzun bir süreyi tek başıma geçireceğimi hiç düşünmemiştim.
İstanbul’a vardığımda, ilk başta hiçbir şeyi anlamadım. İstanbul’a dair kafamda birçok imaj vardı ama hepsi karmaşıktı. İnsanlar, trafiği, kalabalığı… Bu şehirde kaybolmak mı? Yoksa bu şehir beni kaybeder mi, diye düşünürken, birden Maltepe’yi duydum. Şehirde her yerden gelen sesler arasında Maltepe’nin adını ilk kez duyduğumda, içimde bir şeyler harekete geçti. Ama ne olduğunu anlamadan, kendimi İstanbul’un sakin, ama yoğun, ama sürükleyici akışında buldum. “Maltepe hangi ile bağlı?” sorusu, bir anda hayatımın gizli sorusu haline gelmişti.
Maltepe, Beni Nereye Götürüyordu?
Maltepe’ye adım attım. O an, aslında bana verilen yön, kaybolmuş bir yol gibiydi. İstanbul’da bir yeri görmek, bir yerin hangi ile bağlı olduğunu öğrenmek, beni başka bir gerçeklikte hissettiriyordu. Kadıköy’den bir minibüse bindim ve Maltepe’ye doğru yol alırken, İstanbul’un her köşesinde insanlarla, seslerle ve yaşanmışlıklarla karşılaşıyordum. Birden telefonumda gördüm: “Maltepe, İstanbul il sınırları içerisinde.”
Birden içimden, “Tabii, İstanbul’dur!” diye mırıldandım. Ama bir başka düşünce geldi aklıma: “Kayseri’den, İstanbul’a gelirken Maltepe’yi de keşfetmek istiyordum. Ama yine de bir eksiklik vardı.” Bunu belki ilk kez anlamıştım. Her şey o kadar yeni, o kadar farklı ve o kadar uzak geliyordu ki, kaybolmuş gibi hissediyordum. Gerçekten kaybolduğumu düşündüm.
Hayal Kırıklığı ve Umut Arasında
Bir noktada, yolda gördüğüm her şeyde bir eksiklik vardı. O kadar uzak, o kadar yabancı bir dünyada kaybolmuş gibiydim ki, bir an önce evime dönmek istedim. Ama Maltepe, kaybolduğum bu şehri biraz olsun tanıyabileceğimi düşündürdü. Kaldırımda yürürken, yanımdan geçen bir çifte bakıyordum. Belki de onların yaşamı, kaybolan bu şehirde bir tür huzur yaratıyordu. İçimde bir umut belirdi: Belki de her kayboluş, yeni bir başlangıçtır.
Bir akşam, deniz kenarındaki yürüyüş yoluna adım attım. Gözlerim, Maltepe’nin manzarasına dalarken, sanki her şey birden daha netleşti. İşte o anda, “Maltepe hangi ile bağlı?” sorusunun cevabı bana başka bir şekilde geldi: İstanbul’dur. Maltepe, İstanbul’un parçasıdır, ama aslında her parça, kendi içinde bir bütünün parçası olur. Ve ben de bu yolculukta kaybolan, ama aynı zamanda bulduğum bir yerin parçasıydım.
Sonunda Ne Oldu?
Bir süre sonra, Maltepe’de yürürken, o kadar çok insanla karşılaştım ki; her biri bambaşka bir dünyadan gelmiş gibiydi. Bir yandan kaybolmuş gibi hissediyor, diğer yandan da bu kaybolmuşlukta bir huzur buluyordum. O soruyu bir kenara bırakarak, hayatımda bir parça daha kaybolmak, ama belki de gerçek anlamda yeniden bulmak istemiştim. İstanbul, her zaman büyülü bir şehir olmuştu, ama Maltepe, bu büyünün bir başka yüzüydü.
Evet, Maltepe İstanbul’a bağlıydı ama aslında Maltepe, her birimizin içinde bir parçayı taşıyan, kaybolduğumuzda bile bizi bulmaya çalıştıran bir yerdi. Şimdi, o soruyu her düşündüğümde içimde bir huzur var: Maltepe, İstanbul il sınırlarında bir yer. Ama bir yer, sadece coğrafi değil, duygusal bir yer de olabilir.